Ahmet Davutoğlu yenilgiyi kabul edemedi: 6’lı Paket asla başarısız olmadı
Millet İttifakı’nın paydaşlarından Gelecek Partisi’nin lideri Ahmet Davutoğlu seçim sonuçlarını değerlendirdi. 6’lı Geçiş Tablosu’nun hiçbir zaman başarısızlığa uğramadığını belirten Davutoğlu, “Bu misyonun yeni koşullara uyum sağlayacak şekilde yeniden değerlendirilmesi ve bu çabaların yarattığı toplumsal zeminin korunması gerekir. laiklik ortak paydada ve gelecek vizyonunda buluşuyor.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bitti. Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ikinci turda sonuçlanan seçimleri Cumhurbaşkanı Erdoğan kazandı.
“YENİ BİR UFUKTA AÇILMA UMUTUNU SÜRDÜREBİLİRİZ”
Sonuçların açıklanmasının ardından Millet İttifakı paydaşlarından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu değerlendirmelerde bulundu. “Toplumsal barış projesi” olarak adlandırdığı 6’lı Tablo’nun hiçbir zaman başarısızlığa uğramadığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti: geleceğimizin en büyük teminatıdır.Bu siyasi katılım bilinci her krizde çok güçlüdür.Her çürümüş siyasete çözüm üretebilir,alternatifler üretebilir ve her karanlık tünelden yeni bir ufka yelken açabilme umudunu sürdürebiliriz. Bu bilinç vesilesiyle sandığa giden her bir vatandaşımıza, demokrasinin şerefi olan oylara sandıkta sahip çıkmak için çaba sarf eden her bir memurumuza ve şahidimize teşekkür ediyorum.
“MİLLETİMİZİN İRADESİ BAŞIMIZIN TAÇTIR”
Milletimizin tecelli eden iradesi başımızın tacıdır. Seçim sonuçlarına göre yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Son derece eşitsiz koşullarda demokrasi mücadelesi veren Sayın Kılıçdaroğlu’na, birlikte çalıştığımız Millet İttifakı başkanlarına ve belediye başkanlarına şükran borçluyum.
“UMUT TEMELLİ KAMPANYAYI YALANCI PROPAGANDA KAZANDI”
Bugün ülkemizin içinde bulunduğu ve yaygın bir yoksullaşmaya neden olan ekonomik kriz, 11 şehri ve insan dokusunu yerle bir eden depremin getirdiği sorunlar, kurumsal ayrışma, ekonomik-siyasi sistemin her noktasına sirayet etmiş yolsuzluklar, adalete güvensizlik vb. .derin bunalım konuları tüm acılarıyla gündemimizde. Kampanya, tüm bu sıkıntıların nedeni olan devlet kaynakları ve tekelinde tuttuğu propaganda araçlarıyla, ulusal ve dini sembollerin kullanıldığı terörizm ve din özgürlüğü bağlamında bir tehdit algısını gündeme getirmeyi başardı. , bu sorunlar yerine. En azından bu aşamada sembol istismarına dayalı siyasetin, alternatif siyasi önerilere dayalı rasyonel siyasete, kutuplaşma dilinin nezakete, montaja dayalı saçma sapan propagandanın umut temelli kampanyaya üstün geldiğini kabul etmeliyiz.
“BÜTÜN SORUNLAR GÜNDEMİMİZDE”
Ancak artık seçim bitti ve tüm bu can alıcı sorunlar başta hükümet olmak üzere hepimizin gündeminde. Kişi ve grupların çıkarlarını değil, ülke çıkarlarını siyasetin merkezine koyan Gelecek Partisi olarak, çabamızı bu sorunların çözümü için kullanan muhalefet anlayışını sürdürecek ve her türlü uygulamaya kararlılıkla karşı çıkacağız. otoriter yolsuzluk sisteminin devamı yönünde.
“ERDOĞAN’I ÖNYARGISIZ DİNLİYORUM”
Dün gece Sayın Erdoğan’ın Kısıklı ve Beştepe konuşmalarını önyargısız, tek bir amaçla dinledim: Sayın Erdoğan, sanki son dönemine başlar gibi, seçim hedefine ulaşmanın verdiği güvenle yeni bir sayfa mı açacak? , ülke meselelerini hep birlikte çözme olgunluğunu mu gösterecek yoksa alıştığı siyasi partinin olgunluğunu mu gösterecek? Nezaketten yoksun hakaret ve kutuplaştırma usulüyle, var olan sıkıntı ve yolsuzlukları bir yiğitlik şalıyla örtecek bir dil kullanır mıydı?
“SİZLERE YETERİNCE ULAŞAMADIK”
Cumhur İttifakına oy veren değerli hemşehrilerim, oyunuza saygım sonsuzdur. Ancak şunu da biliyorum ki büyük bir çoğunluğunuz bu desteği ülkedeki tüm bu sorunların sorumlusu olan iktidara iç huzuru ile vermediniz. İktidardaki yozlaşmanın ve var olan yakıcı sorunların da farkındaydınız; ancak devletin yarattığı din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin kazanımların korunması ve terörle mücadeleye dayalı kaygı ortamı mevcut sorunları ötelemenize neden oldu. Maalesef tüm samimi çabalarımıza rağmen resmi devlet kanalı TRT dahil tüm bağlantı kanallarının tarafımıza kapalı olması nedeniyle sizlere düzgün bir şekilde ulaşamadık.
“AK PARTİ SEÇİM KORKU POLİTİKASI İLE KAZANDI”
Ama lütfen şunu görün. AK Parti bu seçimi olumlu icraatlarıyla değil, ürettiği kaygı ve dürtü siyasetiyle kazandı. Şimdi seçim geçti; Dilerseniz bu vahşetlerin önüne geçeceğini düşündüğünüz iktidar, İslam ahlakına, devlet kültürümüze ve Anadolu irfanına açıkça aykırı olan yolsuzluk düzenini derinleştirme pahasına da olsa devam edecektir. Vesvese şeklinde üretilen muhalefet kazanırsa “Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılacak”, “Ayasofya yeniden müze yapılacak”, “Başörtüsü yasaklanacak”, “savunma sanayisi ayağa kalkacak” durdurulsun”, “LGBT’ye özgürlükler tanınacak” vs. Bunu bizim için değil, çocuklarınız ve torunlarınız için yapın. Ne yapacağımızı merak ediyorsanız hemen anlatayım. Hakkımda atılan iftiralara inanan kardeşlerim dahil herkesle yüzleşmeye ve hesap vermeye hazırım.
“Teknem bile yok ki onu giyeyim”
Evet, küçüklüğümden beri onu savunmak pahasına buradayım. “Eski Başbakan”, “Gelecek Parti Genel Başkanı”, “Hoca Ahmet”, “Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu” olarak değil, “Mehmet oğlu Ahmet” olarak huzurlarınızdayım. Arkamda ne güç var, ne medya, ne sermaye; Hem dış hem de iç odaklara nişan aldım, hala hedefliyorum. Bırakın gemiyi, teknem bile yok ki yakayım. Neye güvenirim? Mutlak adaletine inandığım Rabbime ve milletimin son kertede asla susmayacağına inandığım vicdanına.
“15 TEMMUZ’DA YAKLAŞACAĞIM”
12 Eylül’ün şiddetli rüzgarında, 28 Şubat’ın kuru ayazında, 15 Temmuz’un yakıcı gecesinde hala olduğum yerdeyim. sadece bana değil tüm varlığıyla bir umuda sarılan Doğu Türkistanlı büyüğüm, Gazze’de şifalı hastanede şehit olan kızının başında teselli arayan Filistinli kardeşim. Mavi Marmara katliamı sonrası BM Güvenlik Konseyi’nde Van Havalimanı’nda İslam’a yeni bir nesil yetiştirmek amacıyla Malezya’da 85 milletten gence verdiğim konferansta şehitlerimizi uğurlarken Arakan’da bir selam dünya, 28 Şubat kurallarında bile. Ayağa kalkan mazlumlara seslenirken, sözümden çıkan nefes aynı.
“BENİ DEĞİL BİZİ TERCİH ETTİK”
İnsan kimliği, tarih ve zaman bilinciyle donatıldığım bedellerden taviz vermediğim gibi, küçük çıkarlar uğruna iktidar yozlaşma girdabına da kapılmadım. İnsan, muhtemelen bir hata yaptım ama inancım ve vatanseverliğimle hatamı örtmeye çalışmadım. Rabbim, ben başbakanken devleti kurumsal çürümeden, ülkeyi terör örgütlerinden, AK Parti’yi yolsuzluktan temizlemek için gösterdiğim çabaya ikiniz de şahitsiniz. Sorunumun kişisel bir gelir sorunu olmadığını göstermek adına, ülkeme ve partime zarar gelmesin diye herkesin peşinden koştuğu başbakanlık dahil tüm makamları terk ettim. Ülke yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluktan oluşan şeytan üçgeninin girdabına girdiğinde benim nasıl güçlü bir alternatif yaratmaya çalıştığıma bu süreçlerin içinde olanlar şahit oldu. Tüm çabalarım sonuçsuz kaldığında her türlü belayı göze alan çalışma arkadaşlarımla yola çıktığımda bunu beyhude bir çaba olarak görenler oldu. Ancak güçten çok ahlakı, zaferden çok seferi, çıkardan çok sıkıntıyı, benden çok bizi ön planda tuttuk.
“BİZ DURUYORUZ”
“Görünen, göründüğü gibidir”, çıkarlarıyla değil, unsurlarıyla siyaset yapan Gelecek Partisi’nin özverili ve samimi ekipleriyle bugün buradayız. Dürtüleriyle değil, kalbiyle yaşayan insanlara özgü bir vakarla dimdik ayaktayız. Oylarınızın hukukunu aramak için siyaset yapmaya devam edeceğiz. Sizlerden tek ricamız kısa vadeli iktidar siyasetinin devamı için bize kulaklarınızı, gerçeklere gözünüzü kapatmamanızdır. Her Müslümanın bildiği hadis-i şerife göre, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayalım, Hz. Abbasi zindanlarında ızdırap çeken ve bir rivayete göre adalet arayışı içinde zindanlarda can veren Hz.
“ASLA UMUTLU OLMAYIN”
Millet İttifakına destek veren değerli vatandaşlarıma da sesleniyorum. Asla umutsuzluğa veya olası provokasyonlara kapılmayın. Seçim sonuçları iktidar değişikliğine yol açmasa da toplumun yarısı statükoya karşı değişim talebini net bir şekilde dile getirdi. Sayın Erdoğan’ın dün geceki tarzı sizi yanıltmasın. Cumhur İttifakı’nı destekleyenlerin iktidar pratikleri ve otoriter yozlaşmaya dayalı statükoyu benimsediğini düşünmeyin. Bu tercihleri, yaratılan kaygı ikliminin sonucudur. Onlarla köprüler atmayalım, yeni köprüler kuralım. Kutuplaşma tuzağını kıralım.
“DOSTLUK KÖPRÜLERİNE İHTİYACIMIZ VAR”
Altı Masa ve sonucunda oluşan Millet İttifakı’nın siyasi tarihimizde önemine ilk günkü gibi inanıyorum. Biz sadece altı başkan olarak bir toplantıya gelmedik; Biz de ortak demokratik toplum hedefiyle birbirini tanıma şansı bulamayan kitleleri bir araya getirdik. Tekrar söylüyorum: Bu çaba, 200 yıllık modernleşmemizin, 150 yıllık TBMM’mizin, 100 yıllık Cumhuriyetimizin, 75 yıllık demokrasimizin tüm ana damarlarını ortaya çıkaran bir toplumsal barış projesidir. Bu toplumsal barış projesine destek veren tüm başkanlarımıza ve güçlü seçim mücadelesinde omuz omuza çalışan parti teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum. Bu süreçte yeni dostluk köprüleri kurulmuş ve yeni bir iklim ortaya çıkmıştır. Ülkemizin bu dostluk köprülerine, bu toplumsal barış ortamına ihtiyacı var.
“SOSYAL BARIŞ PROJESİ HİÇBİR ZAMAN BAŞARISIZ OLMADI”
Özetle, bu toplumsal barış projesi hiçbir zaman başarısız olmadı. Bu misyon, yeni koşullara uyum sağlayacak şekilde yeniden değerlendirilmeli ve bu çabaların oluşturduğu toplumsal taban mutlaka korunmalıdır. Ülkenin muhafazakar, milliyetçi ve seküler akımlarının giderek radikalleşen otoriter biçimlerine karşı özgürlükçü muhafazakarlığın, özgürlükçü milliyetçiliğin ve özgürlükçü laikliğin ortak bir paydada ve gelecek vizyonunda buluşması son derece değerlidir. Bu misyonun gerekliliğine rağmen Erdoğan liderliğinde kurulan Cumhur İttifakı ve yeni bileşenlerinin seçim ortasında bir araya gelmesi de dahil olmak üzere sergilenen otoriter yaklaşımların her zaman karşısında olacağız.
“EN BÜYÜK TEHLİKE BÖLÜNMÜŞ TOPLUMUN KALICI RESMİDİR”
Toplumumuzun bütün kesimlerine de seslenmek istiyorum. Bizi bekleyen en büyük tehlike, dünkü seçim sonuçlarının yarattığı ikiye bölünmüş toplum imajının kemikleşerek kalıcı hale gelmesi ve bu parçalanmanın yetmişli ve doksanlı yıllardaki gibi otoriter diktatörlükler tarafından istismar edilmesidir. Sayın Erdoğan’ın dünkü konuşması bu korkuyu azaltmadı aksine artırdı. Aslında birbirine düşman gibi görünen veya iktidar tarafından bu şekilde gösterilen bu yüzde ellilik topluluklar aynı ideal ve özlemin peşindedirler: bağımsız ve güçlü bir ülke, özgür ve demokratik bir toplum, onurlu bir yaşam standardı. insanlık onuru.
“Sloganımız kucaklamak olmalı”
Demokrasi tarihimizde hiçbir siyasete nasip olmayan bir tecrübeyi paylaşarak bu düşüncemi pekiştirmek istiyorum. 2015 yılındaki iki seçimde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak bu kez de hitap ettiğim İstanbul (Maltepe), İzmir (Konak), Samsun (Cumhuriyet) ve Bursa (Gökdere) meydanlarında Gelecek Partisi Genel Başkanı Bu seçimlerde muhtemelen çoğunluğu Cumhur İttifakı’na oy veren AK Partililer. AK Parti’ye karşı olan Millet İttifakı seçmenine seslendim. İkisi de çok duygusal ve benim için test edici deneyimlerdi. İki farklı kutbu temsil ettiği düşünülen iki kitle ile duygusal bir bağ kurduğumda şunu fark ettim: Yüreğinizden konuştuğunuzda, milletimizin farklı kesimlerinin duygularını bir araya getirebilirsiniz. Seyirciler farklıydı, ancak ulusal duyguları ve demokratik vurguları hızla öne çıkardım ve bire bir coşkuyla karşılandım. Bugün kendime ve partime biçtiğim en değerli misyon, kutuplaştırma taktiğiyle onları birbirine düşman hatta düşmanlaştırmaya çalışan iktidar sahipleri ile bu kitleleri ortak bir gelecek vizyonunda buluşturmaktır. otoriter yolsuzluk düzenini korumak için. Bu zor koşullarda sloganımız kutuplaşma değil kucaklaşma olmalıdır.
“MİLLETİMİZİN GÜÇLÜ SESİ OLDUNUZ”
Son olarak tüm bu güçlü süreçlerde kendilerine herhangi bir menfaat ya da pozisyon sözü vermeme rağmen beni hiç yalnız bırakmayan sadık Gelecek Partisi ekiplerine sesleniyorum. Davetimize içtenlikle ve cesaretle kulak verdiniz, mahallelerinizdeki konfor alanınızın dışına çıktınız, Cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birinde, herkesin sessiz kaldığı bir kaygı ikliminde ayağa kalktınız. yeni parti Fiili saldırılara, hukuk davalarına, baskı ve dışlamalara direnerek sadece parti kurmadınız, ülkenin siyasi iklimini değiştirdiniz. Ekonomik zorluklara rağmen milletimizin kimseye boyun eğmeden liberal demokrasi mücadelesindeki gür sesi oldunuz. Millet İttifakı içinde tutarlı bir misyon ve seçim alanında enerjik bir güç kaynağı oldunuz. Teşkilatlarımız olarak adayımızın olmadığı illerde dahi büyük bir gayretle gece gündüz çalıştınız.
“YENİ BİR BAŞLANGIÇ GÜNÜ”
Bugün yeni bir başlangıç günü. Çınar ağacının beş kolunu oluşturan adalet, demokrasi, refah, eşitlik ve siyasi ahlak arayışımızı her zamankinden daha büyük bir azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Önümüzdeki günlerde, başta yerel seçimler olmak üzere yeni siyasi konjonktürde yol haritamızı her düzeyde istişarelerle belirleyeceğiz. TBMM’de on yiğit arkadaşımızla halkımızın hak ve hukukuna sahip çıkarak daha büyük birliğin önünü açacağız. Bu vesileyle Aziz İstanbul’umuzun Fethinin 570. yıl dönümünü kutlayarak çağı kapatıp çağ açan Hz. Muhammed’in övdüğü Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve fetih şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Tanrıya güven.”